
Hepimiz aslında ışığa uçan pervaneler gibi değil miyiz?
Belki de tabiri caizse yanacağımızı bile bile o yolda uçmuyor muyuz?
Peki bu pervane bu yola nasıl girdi, biraz bahsetmek istiyorum..
Canım sevgilimle birbirimizi tanıyıp kalplerimize, birbirimizin ruhuna girdikten bu yana önceliğimiz her zaman birbirimiz olmuştur. Yani onun için ben, benim içinse o.. Bu durum çok şükür ki, hala geçerli ve bu can bu bedende oldukça da bu böyle olacak..
Evet,bizim hikayemiz ”erkek infertilitesi”..
Eşim teşhisi konmuş bir azospermi hastası. Fakat tabi bu teşhis konana kadar yaşananlar, belki de bu hikayenin en trajik belki de trajikomik yanını oluşturuyor.Amacım kimseyi yermek değil, saygısız bir tutumla, tıp bilimine yıllarını vermiş hocaları suçlamak hele hiç değil. Ama… Tam 5 yıl, aslına baktığınızda basit olan bir vakayı her hocanın kendine göre yorumlaması ve 2 farklı ameliyat geçirmemiz, ama arkasından gencecik bir bilim insanının buna son noktayı koyması hem sevindirici, hem düşündürücü..
2009 yılında bir prostatik utrikul kisti ameliyatı, ardından konan varikosel teşhisi ve 2014 yılında çift taraflı varikosel ameliyatı.. Bunların hepsi bizi normal yollarla anne baba yapmaya çalışan saygıdeğer hocalarımızın denediği yollar. Ameliyattan 2 ay önce ve 6 ay sonrasını çıkarsak, iki ameliyat için harcanmış 16 ay.. Daha sonra her ay, acaba bu sefer oldu mu heyecanları… En sonunda yolumuzun, kendi aldığımız kararla tüp bebekle kesişmesi ve o bahsettiğim gencecik üroloji hekimin tespitiyle tese operasyonuna bile gerek kalmadan aspirasyon dedikleri bir yöntemle ,incecik bir iğne benzeri aparatla spermlerin kaynaktan çekilmesi yoluyla sağlıklı spermlere ulaşmamız..
Bu aşamalara canımdan öte sevgilimin maruz kalması beni ziyadesiyle zaten üzüyorken, bir hekimin mutlaka tüp bebek deyip, diğer hekimin normal yolu deneyin demesi, gittiğimiz her hekimin aslında çok pozitif bir bulguyu farklı yorumlaması, ” bu süreç çok zordur çocuklar, ben çok boşanan çift gördüm, mutlaka psikolojik destek alın” diyebilen, konuyu bu kadar duygusuzlaştırabilen hekimlere rastlamamız, sanırım bizim şanssızlığımız ya da şansımız.. Neyse..
Aspirasyon işlemi olduğu gün ( bu arada narkoz ile yapılan yarı bir operasyon ) benim de yumurtalarım toplandı. Ameliyattan önce çok belirsiz bir durum vardı. Hekimimizin tahmini kaynakta sperm olduğu ve farklı sebeplerle tıkanan yollardan çıkışa ulaşamadığı şeklindeydi. Bu sonucu duymadan, yani canlı ve olgun sperme ulaşıp ulaşamadığımız bilgisini almadan yumurta toplama işlemine girmek istemediğim için, bekledim. Hekimimizi kapıda gülen gözleriyle gördüğüm anı, ömrümün sonuna kadar sanırım unutamayacağım. O esnada günlerdir yumurtalarım için kendime yaptığım iğnelerin verdiği acıyı,stresi, her şeyi ama her şeyi unuttum ve umutlu bir şekilde yumurta toplama operasyonuna girdim.Tam 9 sağlıklı yumurta toplandı ve 8 tane embriyomuz oldu.4 tanesi bloke oldu ve sağlıklı 4 embriyomuz kaldı. Bunlardan ilki 2 Şubat’ta transfer edildi, kalan 3 tane bebiş de donduruldu. Ama şimdi geriye dönüp düşündüğümde , ben o transfere ne zihnen ne de bedenen hazırdım. Stresli bir ilaç döneminden çıkmış bir vücut, tanısal histereskopi ve yumurta toplama işlemlerinden çıkmış bir rahim, ve sağlıklı spermlere sahip olabilecek miyiz stresinin ardından, çok yoğun bir şekilde duygusallaşmış bir zihin. Hiç unutmuyorum ve unutmayacağım, yumurtalarım toplandıktan sonra embriyologum geldi ve işlemle ilgili genel bir bilgi verdi. Ardından odada tek kaldım ve televizyonda bir ”Sütaş Büyümix” reklamında haykırarak ağladım. Sebebi de reklama giriş müziğinde ” herkesin yavrusu göz bebeğidir, sevginin özüyle beslenmelidir” şeklinde, şimdi düşündüğümde oldukça sevimli o zaman bana aşırı duygusal gelen sözlerin olması 🙂 Gerçekten çok farklı bir kafa bu, gerçekten ama gerçekten yaşamayan bilemez..
İlk transferimizin sonucunu biz 14 Şubat’ta aldık. 2 Şubat’ta transferden sonra, hemşiremizin ”üzerine 12 gün sayın ve o gün kanda gebelik testi için tekrar hastanemize gelin” dediğinde sevgilimle 14 Şubat deyişimizi de hiç unutmayacağım. Her şeye, ama her şeye pozitif anlamlar yüklemek bu sürecin kaçınılmaz gerçeği sanırım.. Biraz da duyduklarımız bizi buna itmiş olabilir. ”Her şey çok yolunda”, ”muhteşem bir rahim”, ”muhteşem embriyolar”,” çok hazırız”, ”harika bir transfer”.. Ama sonuç negatif 🙂 Sebep yok, yani benim yukarıdaki tespitlerimin dışında… Şimdi düşünüyorum da, şu anda bu duyguda olabilmem, düşüncelerimi,yaşadıklarımızı yazıya dökebilmem bile ciddi bir gelişme.. Rahatım ve hazırım.. Belki bu seferde olumsuzu yaşayacağız ama her şeyin doğru bir zamanı olduğunu artık çok iyi biliyoruz. Dişine köprü ya da kanal tedavisi yaptıran bir hastadan daha az stresli , daha az heyecanlıyım bu sefer.. Rutinimi güzelce yaşayabiliyorum.. Herşey şu aşamada Yaradan’a bağlı… Çünkü biliyorum O ol derse,olur…
Allah’ım ben duamı sana emanet ettim.Emanetim sendedir.Senin takdirin her ne ise bilirim ki o senin ”Ol” emrindendir.
Sağlıcakla..